Close
Close Menu
Image Alt

Yaratıcılık ve Üretkenlik Üzerine

İnsanın düşünme, akıl yürütme, nesnel gerçekleri algılama, kavrama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tümüne `zeka` diyor Türkçe sözlük. Tanım kriterlerine uyar gibi ama ucu çok açık. Bu mantıkla yaklaştığımızda akıl yürütme için, algılama için, kavrama için yeni yeni tanımlar gerektiriyor.

Bu yeni tanımları zaman içinde zekanın tanımını yapabileceğine inandığımız dehalarımız tabii ki farklı şekillerde dile getirmişler. Örneğin Hawking zekanın ortama uyum yeteneği olduğunu söylemiş. Ölünün arkasından konuşmak gibi olmasın da bukalemunu zeki ilan etmenin bir anlamı yok. Zekanın sorun çözme yeteneği olduğunu söyleyen de çok fazla insan var ancak sorun olmadığında zekadan da bahsedemiyoruz bu durumda.

Neyse ki yakın dönem dijital alandaki gelişmeler bizi yapay zeka yapmaya itti.

Taklidini yapabilmek için önce kendisini anlamamız gerekiyordu. Anladık. Zeka bilgi işlem hızıydı. Sonucu ortaya çıkarmak için hammaddenin işlenme esnasına ve bu işlemi yapabilme hızına ulaşmak için gerekli olan güce zeka diyoruz.

Yaratıcılık Nerede? İçinde! Gel içini biraz açalım. İşlemi yapmak için hammaddeye, zekadan bahsetmek için işlenebilecek bilgiye ihtiyacımız var. İnsan zihni için bilgi, duyu organları aracılığıyla dış dünyanın açıklanmasıdır. İzlenen; filmler, diziler, dinlenen müzikler, okunan kitaplar, koklanan çiçekler, yemekler tanımlanmak ve açıklanmakla beraber zihnin içinde durağan halde bulunur. Yeni bir şeye dönüşmek için bekler. Bu bigdata’nın bazı parçalarını farklı formüllerle bir araya getirme işlemi zekanın kendisiyken, ortaya çıkan sonuç yaratıcılıktır.

Küçük bir toparlamayla bilgi sahibi olmadan zeka, çalışmayan bir işlemcidir. İşlemciden geçen bilginin ortaya koyduğu sonuç yaratıcılıktır. Yaratıcılığın çokluğu ya da azlığı alışılmadık olmasıyla, alışılmadık olması ise bilginin çokluğuyla ilgilidir. Bilgi ne kadar çoksa sonuçtaki fikrin çeşitliliği o kadar artacak ve içlerinden biri, diğerlerine nazaran `çok yaratıcı` hale gelecektir.

Battlestar Galactica’nın daha felsefi bir spin-off’u olan Caprica dizisinde bir simülasyonun içindeki ağaçların kusursuzluğundan bahsedilir. Ağaçların kusursuz olmasının sebebi hepsinin birbirinden farklı olmasıdır. Bilinen geometrik şekiller gibi görünmemeleri ve birbirlerine benzememeleri onları kusursuz yapıyor. Bu da bizi kusursuzluğun tek bir halde görünmediği sonucuna ulaştırır. Mükemmel tek bir şarkı yoktur. Mükemmel tek bir resim olmayacaktır. Onlar yaratıcı ve farklı işlerdir. Hepsinden önemlisi onlar bir yerde bitmiş ve üretim kısmından çıkıp sonuca ulaşmış işlerdir.

Mükemmel arayışı işin tamamlanmasını engeller, çünkü mükemmel bulunamaz. Yeterli olmayacağından duyulan kaygılarla bitmesi muhtemel üretimi durdurup işlemi sonuçsuz bırakmak öncelikle işlemcinin kendisine, sonrasında sonuca ihtiyacı olacak insanlığa ihanettir.

Üretim gücü varsa üretim insanlık için devam etmelidir. Çünkü üretilen her şeyin bir şekilde ihtiyaç sahibine ulaşma ihtimali hep orada saklı durur. Bu yüzden sevmediğimiz ama popüler olabilen şeyler görürüz. Kimin sevdiğini anlamadığımız bir sürü içeriği izleyen ve bekleyen kitlenin olduğu ise aşikardır.
Tüm bunları düşündüğümüzde basit ve ucuz olan, kolay tüketilen şeylere bile ihtiyaç varken; daha çok bilgiyle, daha çok işlenmiş sonuca hep ihtiyaç var. Daha çok fikir için daha fazla bilgi ise kişinin kendisinden bekleniyor. İnsan, dinlediği müzikten, izlediği videodan, okuduğu kitaptan ve bunları tanımlama, açıklama ve anlamlandırma biçimlerinden oluşuyor. Ve oluşturuyor.

Yazar

Ersin Kılıçoğlu

Art Director